25 Eylül 2012 Salı

Üstad Neşet Ertaş ruhun şad olsun



GÖNÜL DAĞI - NEŞET ERTAŞ

Gönül dağı yağmur yağmur varan olunca
Akar can üstüne sel gizli gizli
Bir tenhada can cananı bulunca
Sinemi yaralar yar oy yar oy yar oy yar


Dil gizli gizli Dil gizli gizli
Sinemi yaralar yar oy yar oy yar oy yar
Dil gizli gizli Dil gizli gizli


Dost elinden gel olmazsa varılmaz
Rızasız bahçenin gülü verilmez
Kalpten kalbe bir yol vardır görülmez
Gönülden gönüle gider yar oy yar oy yar oy yar


Yol gizli gizli Yol gizli gizli
Sinemi yaralar yar oy yar oy yar oy yar
Yol gizli gizli Yol gizli gizli


Seher vakti garip garip bülbül öterken
Kirpiklerin o kok yar yar cana batarken
Cümle alem uykusunda yatarken
Kimseler görmeden yar oy yar oy yar oy yar


Gel gizli gizli gel gizli gizli
Hoyratlar görmeden yar oy yar oy yar oy yar
Gel gizli gizli gel gizli gizli
Horozlar ötmeden yar oy yar oy yar oy yar
Gel gizli gizli gel gizli gizli






NEREDESİN SEN

Şu garip halimden bilen şiveli nazli,
Gonlum hep seni ariyor neredesin sen?
Tatli dillim guler yuzlum ey ceylan gozlum,
Gonlum hep seni ariyor neredesin sen?


Ben aglarsam aglayip gulersem gulen,
Butun dertlerim anlayip gonlumu bilen,
Sanki kalbimi bilerek yuzume gulen,
Gonlum hep seni ariyor neredesin sen?


Sinemde gizli yarami kimse bilmiyor,
Hiç bir tabib şu yarama merhem olmuyor,
Boynu bükük bir garibim yuzum gulmuyor,
Gonlum hep seni ariyor neredesin sen?


Neşet ERTAŞ


Türk halk müziği bestecisi, söz yazarı ve yorumcusu halk ozanı Neşet Ertaş 74 yaşında İzmir'de vefat etti. Vefatından birkaç saat önce kaleme alınan bir yazı Ertaş'ı çok güzel tarif etti.

"Ve Neşet Ertaş bilenle bilmeyen bir olmaz... İlk gençlik aşklarının yürek yakan sevdalarıyla usul gözyaşları döken delikanlılar, gencecik gelinlik kızlar bilir, tanır onu... Bir kere değdi mi yüreğine artık Neşet'le büyürsün, Neşet'le aşık olur, Neşet'le yuva kurarsın, Neşet'le çocuğunu büyütür ve Neşet'le ölürsün." Posta gazetesi köşe yazarlarından Candaş Tolga Işık, bugün kaleme aldığı köşe yazısında usta isimle ilgili samimi bir yazı kaleme aldı. Ertaş'ın kısa bir hayat hikayesiyle bizi geçmişe götüren Tolga Işık, Bozkırın Tezenesi'nin bir serzenişine de yer verdi: "20 yıl önce gençler türkülerime ağlardı şimdiki gençler aynı türkülerde göbek atıyor."

 İşte o yazı:



NEŞET ERTAŞ

Emeğinin karşılığını hiç alamamış bir babanın, emeğinin karşılığını hiçbir zaman layıkıyla alamamış çocuğuydu o...Hayat hikayesini bir cümle ile özetlerdi: Zenginsen ya bey derler ya paşa, fukaraysan ya abdal derler ya cingan haşa!

* * *

Yokluktan, yoksulluktan, fukaralıktan çok çekmişti...

Soytarıların paraya para demediği günlerde meteliğe kurşun atıyordu...

Televizyonun ve radyonun devlet egemenliğinde olduğu dönemlerde “batılılaşma” zannederek “tezek kokuyor bunlar!” diye aşağılayıp yasaklamışlardı türkülerini...

‘Düğün şarkıcısı' diye küçümseyenlere “Ben düğünlere de giderim, içkili yerlere de... Çünkü her yerde ‘insan' var” diyerek ders vermişti.

Sonunda düğünlerde bile çalmasına izin vermediler.

Dayanamadı. Terk etti Türkiye'yi...

Almanya'ya gitti....

Adı garip konmuştu bir kere, musibetler bırakmıyordu yakasını...

‘Alamanya' yolunda trafik kazası yaptı. Alıp hapishaneye attılar.

Ne arayan oldu ne soran...

Bir tek Yaşar Kemal hatırladı onu...

Üzerinde “Bozkırın Tezenesine...” yazılı bir İnce Memed gönderdi hapishaneye...

O günden sonra adı Bozkırın Tezenesi kaldı ama tanıyanlar bilirdi ki o aslında garipti, garibandı. Memlekette zulüm hakimdi o yıllarda...

İşkence tezgahları kurulmuştu.

Konuşmaya korkuyordu herkes...

Almanya'dan isyan etti: “Suçun sorumlusu ruhtur, vücudun günahı yoktur. Kıymayın insancıklara...”

* * *

2 yıl önce Hasan Saltık'ın Unkapanı'ndaki ofisinde tanımıştım Neşet Abi'yi...

“İçme usta şu sigarayı artık” dedim.

Çattı kaşlarını, “Nasıl içmeyeyim bundan başka derdime ortak olanım yok ki” dedi.

Sonra inceden bir sitem etti: “Sen kalem tutan adamsın söyle bana, gençlerimize bir haller olmuş... 20 yıl önce gençler türkülerime ağlardı şimdiki gençler aynı türkülerde göbek atıyor.”

* * * Herkes bilmez ama bilen iyi bilir...

Ve Neşet Ertaş bilenle bilmeyen bir olmaz...

İlk gençlik aşklarının yürek yakan sevdalarıyla usul gözyaşları döken delikanlılar, gencecik gelinlik kızlar bilir, tanır onu...

Bir kere değdi mi yüreğine artık Neşet'le büyürsün, Neşet'le aşık olur, Neşet'le yuva kurarsın, Neşet'le çocuğunu büyütür ve Neşet'le ölürsün.

Bozkırın Tezenesi'nin türküleri, aşka bulanmış gönüllerin marşıdır!

* * *

Bu topraklarda yaşarken ‘kıymeti' bilinmiş ‘kıymetli adam' yoktur.

Hoş, göçtükten sonra da ne kadar kıymet bildiğimiz muammadır ama...

Arkasından “Ne adamdı ama” demeye...

“Bir daha öylesi gelmez” demeye kurulmuş saatlerimizin ayarını bozmak için yazıyorum bu yazıyı...

Neşet Ertaş hasta...

Ne olur dua edin onun için...

Neredeyse her gün acı haberlerle yanıyorken bir de onun kaybını kaldırmaz yüreklerimiz... Açıp ellerimizi dua edelim “Bir tane daha Neşet Ertaş'ımız yok. Ne olur o gülüşü gülden güzel adamı bizlere bağışla” diye...

Bu topraklar bir Neşet Ertaş daha çıkaramadı ve görünen o ki bin yıl daha çıkaracak gibi durmuyor!


Türk halk müziğinin efsane ismi Neşet Ertaş'ın vefatı, hayranları ve sanat dünyasını yasa boğdu. Siyaset dünyası ve sanatçılar, Neşet Ertaş'ın ölümüyle ilgili duygularını anlattı.

Halk ozanı Neşet Ertaş'ın ölümüyle şoke olduğunu belirten Kültür ve Turizm Bakanı Günay, "Zahidem türküsünü ne zaman dinlesem göz pınarlarım dolardı" dedi. Günay, hayatınıkaybeden Neşet Ertaş'ın halk müziğindeki yerini NTV yayınında anlattı.

Günay şunları söyledi: "Değerli, büyük bir sanatçıydı. Eşiyle konuştum, ziyaret etmiştik. Bu kadar erken beklemiyordum. Şok olduk gerçekten. İyi olmadığını biliyordum ama bu kadar erken beklemiyordum, çok üzgünüm. Çok keyifle dinlerdim. Zahidem türküsünü ne zaman dinlesem göz pınarlarım dolardı. Anadolu'nun içinden yazılmış gelen geleceğe kalacak en güzel aşk şiirlerinden birisi. Leyla ile Mecnun destanı gibi geleceğe kalacak söyleyişlerden birisidir.
Neşet Ertaş özgün sazıyla ve mütevazı kimliğiyle çok değerli bir sanatçıydı. Hepimiz bugün çok üzgünüz. Onun yazdıklarına, söylediklerine, çaldıklarına Kültür Bakanlığı olarak hep beraber sahip çıkmamız gerekiyor."

'BOZKIRIN SESİ KISILDI'

Ertaş'ın vefatı dolayısıyla mesaj yayımlayan Meclis Başkanı Cemil Çiçek de, Türk Halk Müziği'nin değerli sesi Neşet Ertaş'ın, bir süredir tedavi gördüğü hastanede hayata gözlerini yumduğunu öğrenmekten büyük üzüntü duyduğunu ifade etti.
Türkiye'de bir neslin Ertaş'ın türküleriyle büyüdüğüne işaret eden Çiçek, şunları kaydetti:
''Onun vefatıyla birlikte bozkırın sesi kısılmış ve Türk Halk Müziği'nde bir dönem kapanmıştır. O, Türk Halk Müziği'ni geniş kitlelere sevdiren, bozlak tarzı türküleriyle gönüllerde taht kuran büyük bir sanatçıydı. Sevgiyi, aşkı, hasreti, gurbeti türkülerinde nakış nakış işleyen bir gönül adamıydı. Pek çok sanatçının yetişmesine öncülük etmenin yanında, derlemeleri ve besteleriyle halk müziği repertuvarına yüzlerce eser kazandıran büyük sanatçımıza Allah'tan rahmet, yakınlarına ve sevenlerine başsağlığı ve sabır diliyorum. Bozkırın tezenesinin Türk kültürüne verdiği hizmet hiçbir zaman unutulmayacaktır. Mekanı Cennet olsun.''
Sanat dünyası da Neşet Ertaş'ı böyle anlattı.

RAHMİ SALTUK: ÇOK SIKINTI ÇEKTİ

"Yöresel sanatçılar arasında ilk beşe, belki de birinci sırada gelir. Bozlakları rahmetli babası gibi çok iyi söylerdi. Ahbaplığımız var ama Türkiye'nin hallerinden dolayı son dönemde görüşemiyorduk. 1969'da 'Gençlik Saati' vardı Ankara Radyosu'nda, ilk defa o programda çok ünlü olduğu dönemde tanışmıştık. Beraber Gençlik Saati'ne çıkmıştık. Çok güzel eserler bıraktı. Her ölüm erken ölüm demektir.
Bilgelik yanı vardı. Herkeste olmayan bir şey. Çok sıkıntılar çekti, Almanya'ya gitti. Unkapanı'nda karşılaştığımızda ona 'Yöneticiler sesimizi çıkarmamıza izin vermiyor' demiştim. O da 'O zaman sana bir firma gerekiyor' demişti."

İNCİ ÇAYIRLI: ÇOK BÜYÜK KAYIP

"Çok üzüldüm. Beklemedik, çok ani bir olay. İnsan olarak çok değerli bir kişiydi. Çok büyük bir kayıp. Büyük bir hocayı, iyi bir enstrüman çalan birini kaybettik. Başımız sağ olsun. Nur içinde yatsın. Yaptığı işi önce saygı ve sevgi, sonra da derin bilgisini katıyordu. Büyük üzüntü duydum."

SELDA BAĞCAN: HAYATI ACILARLA GEÇTİ

"Çok üzüntülüyüz, değerli bir ozandı. Birinci kaynaktan türküler dinleyemeyeceğiz artık. Kendisinden 2-3 eser aldım. Çok üzgünüm, nur içinde yatsın. Hayatı acılar içinde geçti. Hasan Saltık onu yeniden var etti, popüler olmasını sağladı. Hak ettiği değeri bulamayan insanlardandı. Bu kadar değerli bir ozan, kalbi kırık olarak gitti."

SABAHAT AKKİRAZ: HER TÜRKÜDE HATIRLAYACAĞIZ

"Hepimizin türküleriyle büyüdüğü, yaşadığı bir büyük usta. En büyük tesellim onun gibi çalan, söyleyen bir değerimiz yoktu. Sonsuza kadar her tele vurulduğunda, türkü söylendiğinde onu hep yaşıyor hissedeceğiz. Onu hep öyle duyacağız, öyle anımsayacağız."

BELKIS AKKALE: TOPLUMUN GÖNLÜNE GİRDİ, UNUTULMAZ

"Sanatçılar eserleriyle toplumun gönülen girmiş ustalar hiçbir zaman unutulmaz. Çok üzgünüm, haberi alınca da konuşmakta güçlük çekiyorum. Neşet Ertaş uzun yıllar halk türkülerine hizmet etti. Gençlik yıllarımda onun ilk kez konserine gitmiştim. Çok üzgünüz. Toplumda çok iz bırakan değerli bir ustayı kaybettik."

MUSA EROĞLU: SADECE KAZANDIĞI ERDEME ORTAK OLDUK

"Bütün sevenlerine, yakınlarına ve sanatçı arkadaşlarına öncelikle başsağlığı diliyorum. Sanat, Anadolu'nun geçmişi, geleceği ve yönetimi, sanata nasıl bakıldığı... Neşet Ertaş, bunların tam ortasında bir köprü, her iki tarafı da görülüyor. Bu isimlerin sayıları çok az. Aşık Veysel üç tane melodi vurduğu zaman Aşık Veysel diyorsun ama binlerce emek harcıyorsun hiçbir şey anlatılmıyor. Neşet Ertaş gibi 5-10 kişi var. Son fotoğrafa bakmamak lazım, daha önce bu adam neler yaptı, nerede hastalandı? Ondan sonra sahip çıkılıyor. Bütün geçmişini biliyorum, babasını, her şeyini biliyorum. Söylenecek başka laf yok. O bir Neşet Ertaş'tı ve kaybettik.

Aynı kuşaktaydık, ayrı bir jenerasyonduk. Ama finalde aynı ülkedeki insanların, aşkların sevgilerin ortak paydasıyız biz. Korunması gerekir. Yarın ötekilere de böyle ahlar-vahlar çekeceğiz. Bu ağıtçı toplum, öldükten sonra hep ağlar. Sağlığında kim bilir neler söylemişlerdir. Yarın da bizlere neler söyleyecek bilmiyorum. Çok yakın bir dostuydum. Aslında geçmişten bugüne ona sahip çıkmadık. Kendi kişisel becerisiyle zorla kazandığı erdeme ortak olduk."

SÜMER EZGÜ: YAŞARKEN EFSANE OLMUŞTU

"Başımız sağ olsun. Sadece halk müziği camiasının değil; onu seven, eserlerini dinleyen herkesin başı sağ olsun. Neşet Ertaş, Horasan göçeri bir Türkmen ozandı. Muharrem Ertaş ve Hacı Taşan'dan çok şey derlemişti. İki kişiyle tanışmayı çok arzu etmiştim. Bunlardan biri Talip Özkan'dı. Kendisiyle tanışamadım, telefonla görüştüm. Diğeri de Neşet Ertaş'tı. Neşet Ertaş'la bir Almanya seyahatinde tanıştım. Evine gitmiştim. Yufka ekmeği ve bulgur pilavıyla yapılan bir yemek ikram etmişlerdi.

Yıllar sonra Türkiye'ye geldiğinde programına çıkmıştı. Müthiş bir program olmuştu. Hemşerileri adeta stüdyoyu bastı. Programın süresini uzatmıştık. Bunun nedeni sevgiydi. Neşet Ertaş, yaşayan efsaneydi. Yaşarken efsane olmak çok zor bir şey. Bu tür efsaneler her zaman yaşar, eserleri kalıcıdır. Televizyonlarda Neşet Ertaş'ları göremiyorsunuz. Bu; yayıncıların, kültür adamlarının ders alınması gereken bir durumdur. Başımız sağ olsun, Allah rahmet eylesin. Yolu ışık olsun."

KIRAÇ: ONUNLA TANIŞMAK DÜNYALARA BEDEL

"Bir daha böylesi gelmez. Ben bozlakları çok seviyorum. Neşet Ertaş'ın türkülerini söylerken çok işe yaradığımı düşünüyorum. Neşet Ertaş'ta hem bir kabul ediş, hem bir isyan vardır. İki üç hafta önce konuşmuştum. Bana çok uzak olmayan coğrafi bölgenin büyük bir ozanı. Bozlaklar dünyadaki en tuhaf, en yüce müziklerdendir. Anlaşılmayacak kadar tuhaf ve güzel bir yerden söylüyordu. Onunla tanışmış olmak benim için dünyalara bedel."

FATİH KISAPARMAK: İÇİNDE GÖNÜL SÖZÜ GEÇMEYEN TÜRKÜSÜ YOK

"Hakkında çok belgesel hazırlanacak. Onun tabiriyle çok sözleri az, az sözleri öz söyleyen bir ozandı. Ben onunla diz dize, göz göze saz çalma onurunu paylaşanlardandım. Bence o gönül adamıydı, en önemli özelliği buydu. İçinde gönül sözcüğünün geçmediği bir tane türküsünü bulamazsınız. Yeri doldurulmayacak bir büyük efsaneydi."

ALAEDDİN YAVAŞÇA: YERİ BOŞ KALDI

"20. yüzyıla damgasını basan çok önemli sanatçıydı. Yeri boş kaldı. Bir daha kolay kolay benzeri gelmez. Sağlığındayken ona göstermemiz gereken ilgiyi, gönlümüzden taşan sevgiyi bunu belli edemiyoruz. Onu bu bakımdan tatmin ettiğimizi söyleyemem."




Nar Ağacı (Prof Dr Nazan Bekiroğlu)

Ekimde tüm kitapçılarda