14 Temmuz 2010 Çarşamba

İpek Tuzcuoğlu ile röportaj!

İpek Tuzcuoğlu : ' Ben tasavvuf yolunu aşkla deneyimliyorum! ' (Röportaj _ 2010)
. . .

İçinde bulunduğunuz camiaya çok fazla bulaşmadan mı yaşıyorsunuz?

: Bu dünyanın içine girdiğiniz zaman kaosun, hırsın içinde boğuluyorsunuz, mutsuz oluyorsunuz.Hamdolsun bunu keşfettiğimi düşünüyorum.Bu Allah'ın bir lütfu, sonuçta hepimizin bir kader planı var.Karşılaştığımız insanlar, yaşadığımız olaylar bizi yönlendiriyor.2 senedir farklı bir hayat yaşıyorum.Kaderciyim deyip kenara çekilmiyorum,kader sizin elinizde.İnsanın karakterinin kaderini belirleyeceğiini düşünüyorum.Yapmam gerekeni yapıp kenara çekiliyorum.Bu yaşam bana sabretmeyi, tevekkülü öğretti.Egomu eritmeyi, nefsimi terbiye etmeyi öğreniyorum.Ben bu dünyada öncelikle ruhsal bütünlüğümü tamamlamak istiyorum

Ruhsal bütünlüğünüzü tamamlamak için ne yapıyorsunuz?

: Kendi iç yolculuğumda yalnız biriyim,ama sosyal hayattan da kopuk değilim.Hayat zaten yorucu.Olumsuz bir olay yaşadığımda önce kendime bakıyorum ve 'Ben ne yaptım!' diyorum.Bu insanı yoran bir şey ama hayata böyle bakmak benim tercihim.Bir dönem kişisel gelişimle ilgilendim, yığınla seminere gittim,klinik psikoloğum oldu,meditasyon yaptım,yoga yaptım,Uzakdoğu felsefesi ile ilgilendim.Bir baktım yol beni tasavvufa getirdi.Şimdide onu öğrenmeye çalışıyorum.Aman yanış anlaşılmasın, bunlar yandaş konuşmalar değil.

Herkes tasavvufla ilgilendiğini söylüyor, fakat tasavvuf İslam'a dahil.Birçok kişi bunu görmezden gelip işin popüler yönüyle ilgileniryor?

: Ben bunun popülerliğinede çok karşı değilim.Popüler olsun, belki ondan dolayı üç beş kişi tasavvufla ilgilenir de yolu aydınlanır.

Sizin dünyanızda tasavvuf nasıl birşey?

: Ben öncelikle aşka inanıyorum.Aşk, yani yanmak aslında sizi oraya getiren duygu.Ben tasavvuf yolunu aşkla deneyimliyorum.Aşkla yandığınız zaman ciddi bir ego terbiyesi ouyor.Bir olma duygusuna eriştiğiniz zaman Allah'la bir oluyorsunuz.Benim bir aydınlanma yolum var ve o yolda yanlış kararlar vermeden, hatalar yapmadan yol almak istiyorum.Ben tasavvufla bir olma duygusunu bağdaştırıyorum.Kendi içinde devinimli bir daire olarak görüyorum hayatı.Yandıkça yok oluyorsun ve kendin oluyorsun.Kendi özüne yaklaştıkça Allah'a daha çok yaklaşıyorsun.Dolayısıyla kendimi daha çok sorguluyorum.Kendimi eleştirmekten korkmuyorum.Zaten bizi o aydınlık yoldan saptıran şey korku,nefret, kibir, öfke gibi duygular ve madde dünyasının verdiği değerler.Kibir,korku,madde dünyası o yolda adım atmamızı engelliyor.O aydınlık dünyada yürüyebilmek için bu dünyadaki alışkanlıklarımızdan kurtulmamız gerekiyor.

Bulunduğunuz dünya bunlara çok yabancı.'Ne oldu sana İpek?' diyorlar mı?

: Demiyorlar,çünkü bunu söyleyecek insanlarla görüşmüyorum.Çok az insanla görüşüyorum.Enerjisinden hışlanmadığım ya da kendi bütünlüğünü tamamlayamamış, kendi hezeyanları içinde olan insanların enerjisi beni yoruyor ve ben saygılı bir biçimde kendi kabuğuma çekiliyorum.Böyle olmayada devam edeceğim,çünkü böyle olmaktan mutluyum.

Acıları hüzünleri yoğun yaşadığınız bir dönem var mı?

: On sene önce panikatak geçirdim.1,5 sene klinik psikoloğa gittim.Ama o dönemde ilaç kullanmadım.Çünkü bu tür hastalıklar beynin yarattığı hezeyanlar.Düşünce yapımı değiştirdim,olumsuz düşünmemeye çalıştım.'Eyvah,param mı bitecek, ne olacak?' gibi acayip kaygılarım vardı.Hep mükemmel olmaya çalışıyordum.İyi evlat, iyi öğrenci, bunlar yanlış etiketler.Sonra 'bir dakika' dedim.Hep insanlar için yaşamışım diyerek o etiketleri bir bir üzerimden çıkarmaya başladım.Kendime döndüm, kendi yoluma.Dibe indim,daha içe çekildim ve bu benim hoşuma gitti.İç dünyamda bunları yaşarken kariyerimde yükselmeye devam ediyordu.Ben o tarafı şeytani bir taraf olarak görüyorum.Ego yükseldikçe zaten içinizdeki şeytan ellerini ovuşturuyor.'Yaşasın benim tarafıma geçti!' diyor.Ego şiştikçe meleki tarafınızın ışığı sönmeye başlar,mananız değişir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Buraya soru veya görüşlerinizi yazabilirsiniz!